Altmışlar genelde toplumsal çalkantı ve toplu
seks eğlencesi dönemi olarak algılanmıştır. Fakat Amerika'daki LGBT'ler için
cinsel ifadenin patlamasının New York Şehri'nin Greenwich Köyü'ndeki o dönem
Amerika'nın kurtarılmış en büyük bohem bölgesinin ve gay gettosunun kalbinde
gerçekleşmesi, 60'ların sonlarını bulacaktı. 28 Haziran 1969'un ilk saatlerinde
başlayan Stonewall Isyanları, altı gece sürdü ve cinsel özgürleşme meselesini Karanlık
Çağlar'dan çıkarıp yeni bir dönem başlattı.
Bugün milyonlarca Amerikalı LGBT'nin, özellikle
kent sakinlerinin, deneyimlediği görece özgürlük ve toplumsal kabul o kuşağa
gelecekte Afrikalı-Amerikalı bir başkanın seçilmesi kadar absürd gelecekti. Başkan
Eisenhower 1953'te, ABD ordusunun savaş sonrasında gayleri ihraç etmesinden
hemen sonra, hükümet işlerinden çıkarılma sebebi olarak "cinsel
sapkınlığı" gösterdiği bir başkanlık emri imzalamıştı. Ve istihdam
kayıtları özel endüstriyle paylaşıldığından, eşcinselliğin teşhir edilmesi ya
da eşcinsellikten şüphelenilmesi bir insanı istihdam edilemez ve parasız
durumda bırakabilirdi. Yakalananların listeleri genelde gazete ve diğer kamu
kayıtlarında yayımlandığından, "kamu tuvaletinde fazla vakit geçirmek"
bir erkeği işinden ve sosyal ağlarından mahrum edecek bir suçtu. Çoğu eyaletin
eşcinsellerin mesleki ruhsat almasını yasaklayan yasaları vardı ve mevcut
ruhsatlar durum keşfedildiğinde geçersiz kılınabiliyordu. Rıza gösteren iki
hemcins yetişkin arasındaki cinsellik, mahrem alan olan evde bile, müebbet
hapis, bir akıl hastanesine hapsedilme ve bazı eyaletlerde hadım etmeyle
cezalandırılabiliyordu.
"Psikopatik kişilik bozukluğu"na sahip
oldukları gerekçesiyle, 1917'den beri yabancı LGBT'lerin Amerika Birleşik
Devletleri'ne yasal olarak göç etmeleri yasaklanmıştı. Illinois, 1961'den beri
cinselliğin açıkça suç kapsamına alınmadığı, ülkedeki tek eyaleti New York ceza
kanunu, kamuda cinsiyetine "uygun" üçten az kıyafet birimi giymiş
olanların tutuklanmasını istiyordu. Ve California'nın Atascadero Devlet
Hastanesi Nazi toplama kamplarıyla karşılaştırılabilirdi, elektroşok ve gay ile
lezbiyenler üzerinde diğer dehşetengiz "terapiler" uyguladığı için
"queerlerin Dachau'su" olarak biliniyordu. Bir hukuk uzmanı 1960'larda
"Eşcinsel, yasa tarafından boğulur" diye iddia ediyor. Bu baskı,
lezbiyen ve gaylerin varlığının edebiyat, tiyatro, sinema ve gazetelerde giderek daha çok tanınmasıyla yan yana
ilerliyordu. Kültür merkezleri, sonunda kabul edildiğini keşfeden ve arzularına
bir isim bulanlar da dahil olmak üzere, insanlara başka türlü haberdar
olamayacakları, sınırlarını genişleten bir gay dünyası sergiliyordu. NPR'dan
Terry Gross'un Daughters of Bilitis'in (DOB) eş kurucusu Phyllis Lyon ile
yaptığı bir röportajda, Lyon, 1949'da sevgilisi ve grubun eş kurucusu Del
Martin ile buluştuğu zamanlarda lezbiyenlik gibi bir olasılığın varlığı
hakkında hiçbir fikrinin olmadığını anlatıyor.! 1960'larda bu, kentli
Amerika'daki yetişkin bir kadın için artık mümkün olmayacaktı. James Baldwin'in
Another Country'si ve Mary McCarthy'nin The Group'u gibi çoksatanlar olay
örgülerine lezbiyen karakterleri de dahil edeceklerdi. Ve New York Times şehrin
gay ortamlarını "en hassas açık sır" olarak manşetten verdi ve Life,
Look Newsweek ve Time da -düşmanca tavır alandan olumlu bakana bir yelpaze
içerisinde- bir sürü makalenin yazılmasına yol açtı.
1950'lerde gay ve lezbiyenleri örgütlemek için
oluşturulan gruplar küçük ve birbirinden büyük ölçüde bağımsızdı. 1960'lara
kadar politik gündemlerinde birbirleriyle çatışıyorlardı. New York şehri su
besinin açılmasından yedi yıl sonra, 1963'te, Mattachine Society nin yerel
şubesinin üye sayısı yüzden azdı, DOB'nin New York şubesinde ise 1965'te yirmi
iki oy hakkı olan üyesi vardı Hareketlerine açık cinsel yan anlamlardan
kaçınmak için, ısrarla "homofil" demeyi sürdürmeleri grubun
muhafazakârlığını ele veriyordu. Daha manidarı, cinselliklerini
"sapkın" olarak gören ve "tedavi" olmaları gerektiğini
söyleyen tıp uzmanlarından medet uman homofil hareket liderliğine egemen olan
içselleşmiş homofobiydi. DOB´nin yayını the Ladder, üyelerinden hala
"topluma karşı gelmeyi artırmayı kesmelerini" ve "dışarı karşı
uyumlu" görünmelerini istiyordu. Önde gelen bir Mattachine aktivisti,
takma adıyla, Donald Webster Cory, bir avuç genç militanı halk protestolarını
savundukları ve "[hareketi] bilimsel düşünüşten uzaklaştırarak,"
eşcinsellerin hasta olduğunu sürekli, savunmaya geçer biçimde, nevrotikçe ve
akli dengesi bozukmuşçasına reddederek" gaylerin tıbbi patolojileştirilmelerini
reddettikleri için eleştirdi. Bu yüzden, Frank Kameny gibi militanlar
Washington D.C.de kazandığında, 1965'te, Mattachine şubesi "eşcinselliğin
bir hastalık olmadığını, sadece bir tercih, yönelim ya da tabiat olduğunu,
heteroseksüellikle eşit olduğunu ve bir cins olarak ondan farklı olmadığını
söyleyen bir önergeyi tasdik etti." Öğrencilerin, New York Columbia
Üniversitesi'nde, tüm cinsel yönelimler arasında eşitlik olduğunu açıklayarak,
ilk üniversite temelli gay örgütü Öğrenci Homofil Birliği'ni kurması yoldaki
bir başka mihenk taşıdır. O dönemin siyah vatandaşlık hakları hareketinin kendi
yöneticileri arasındaki beyazların üstünlüğü fikirlere meydan okuduğunu
düşündüğünüzde, birçok LGBT'nin düşüncesine sızan büyük ideolojik engeller daha anlaşılır hale gelir.
Genelde dolaba
kapatılmış pek çok gay ve lezbiyenin vatandaşlık hakları, kadın hareketi ve
Vietnam Savaşı karşıtı hareket içinde yer alması kendi uğradıkları baskıdan
rahatsızlığı artmakta olan radikallerden bir kuşak yarattı. Homofil hareketleri,
"Siyah güzeldir ve "Siyah Gücü" gibi sloganları radikal
hareketlerin jargonu yapan Siyah Gücü militanlarının etkisiyle, 1968'de,
gösteri sloganlar olarak "gay iyidir" ve "gay gücü"nü
benimsedi. Yakın gelecekte olacak şeylere bir göz atılırsa, 1963'te
militanların gayleri federal istihdam dan dışlayan yasalara karşı açık açık
gösteri düzenleme planları yaptığı Doğu Yakası Homofil Örgütleri'nin (ECHO)
oluşumunda açıkça
görülür. 4 Temmuz 1965'te bir avuç gösterici takım elbise ve kravat, elbise ve
topuklu giyerek, ülkeye insani muamele görmek ve haklara sahip olması gereken bir
grup Amerikalının halen olduğunu hatırlatmak için Philadelphia'nın Bağımsızlık
Salonu'nun dışında protesto yaparak her yıl sürecek gelenek başlattı. San
Francisco'nun Tenderloin bölgesinde 1966'da uzun zamandır yapılan bir Stonewall
kıyafet balosu sırasında, drag queenilerin ve genç gaylerin sık sık uğradığı
yerel bir restoranda bir polis bir travestiye kötü muamele edince, pencerelerin
indirilmesi ve bir gazete bayiinin yakılması da dahil, "genel bir
kaos" çıktı." Compton Kafeterya Isyanı olarak bilinen bu olay sadece
polisi ve restoran yönetimini travesti ve diğer LGBT bireyleri taciz etmeyi
bırakmaya zorlamakla kalmayıp, trans bireylerin ve gay seks işçilerinin ilk
bilinen örgütü olan Vanguard'ın oluşmasına yol açtı. Fakat hiçbir şey New York
1969 da o şiddetli öfke açığa vurulması kadar etkili olmayacaktı ve etkisi
böylesine uzun bir zamana yayılmayacaktı.